İran mı?

İRAN MI? 1) Türkiye’deki İran, İran’dan daha tehlikelidir. Türkiye’deki İrancı ekip, İran’ın ajandasını uygulamaya hemen hazırdır. İran’ın gece yaptığı havai fişek gösterisinde İrancı kadro hareketliydi. Türkiye’de İrancılık bir “kuluçka operasyonu” ile oluştu. Bu konu önemli.

1979’da Humeyni, İslami devrim yaptı ve İslam Cumhuriyetini kurdu. Kurmakla yetinmedi, İslam’ı kullanarak Müslüman ülkelere yayılmak istedi. İlk hedef, Humeyni devriminden etkilenen Müslüman ülkelerdeki İslami kesimlerdi. Buralarda “kuluçka” oluşturacaktı. Operasyon başlattı.

Türkiye’de de İran kliği oluşturabilecek İslami oluşumları tespit ettiler. Bunlar, bazı dernek, vakıf ve siyasi oluşumlardı. İran’ın amacı Humeyni ve İran hayranlığı üzerinden “İran hücreleri” oluşturmaktı. Bu, Derin İran operasyonuydu. Bunlar üzerinden operasyon yapacaktı.

İran, Türkiye’de kuluçkaya yatacak en iyi siyasi oluşum olarak Erbakan Hoca’nın Milli Görüş Hareketini tespit etti. Burada hiç çıkmayacak derecede, etkili bir kuluçka operasyonu yaptı ve kısmen başarılı oldu. Bazı dernek, vakıf ve STK’ları saymıyorum bile. Devam…

Derin İran, Humeyni’nin başlattığı İslami atmosferle tüm Müslüman ülkelerde bu “kuluçka operasyonunu” yaptı. İran’ın amacı ne İslam, ne Müslümandı. İran adına propaganda ve hizmet yapacak “klikler, hücreler, ekipler” oluşturmaktı. Dikkatli okuyun.

Maalesef Erbakan Hoca’nın hareketi, İran’ın kuluçka merkezi oldu. İran ve Humeyni ekipleri, kendilerini Milli Görüş Hareketine “yazılım ve virüs” olarak işledi. Yani kalıcı olarak sızdı. Fikir olarak sağlam işledi. Çoğu, İran’ın yazılımı ile hareket ettiğini bile bilmiyor.

Bunlar hala İran’ın derdinin İslam ve Müslüman olduğunu sanıyorlar. İran’ın tek derdi devletinin çıkarlarıdır. Humeyni’ye İslam sosu katılarak kurdurulan rejimle, dertlerinin Müslümanlar olduğunu göstererek sinsi operasyon başlattılar. Sonra kuluçka faaliyetini hızlandırdılar.

İran’ın Türkiye’deki kuluçka ekipleriyle 2 amacı var: Bir, gerektiğinde Türkiye’de İran çıkarına propaganda yaptırmak. İki, bu kuluçkaları kullanarak Türkiye’yi İran çıkarları doğrultusunda pasifize etmek, önüne set koymak. Yani kuluçkalar, Türkiye aleyhine kullanılabiliyor.

28 Şubat döneminde Erbakan Hoca samimi şekilde İslam birliği kurmak isterken İran, sinsi şekilde Erbakan Hoca ve Milli Görüşü aşırı, yersiz hareketlere ve eylemlere teşvik ederek başka şeylere sebep olmuştur. Sünni Türkiye liderliğinde İslam birliğini İran ister mi? Uzun konu.

İran, o İslam birliği projesinde Humeynicilik ve İrancılığı yaymak için büyük fırsat buldu. Zaten bu fırsat olmazsa İran, o İslam birliğine çelme takar, tökez olur. Buna izin vermez. Tarihe bakın yeter. Derin İran ve “İran istihbaratını” tanımıyorsunuz bile. Dikkatli okuyun.

İran, binlerce yıllık devlet geleneğine sahiptir. Bu sebeple hafife alınmayacak bir “devlet aklı” vardır. Bodoslama hiçbir yere dalmaz. Ne İsrail’e ne de başka bir yere dalmaz. Gaza gelmez, gaz verir. İslam söylemi aldatmacadır, strateji gereğidir.

İran’ın direkt İsrail’e savaş açması demek Ortadoğu merkezli büyük dünya savaşının başlaması demek. İran devlet aklı, bu savaşı başlatan taraf olmak istemez. Bunu Türkiye’nin yapması için Türkiye’deki İran’ı hareketli tutuyor. Hatta bunun için olaylar tezgahlamaya da hazır.

İran, kuluçkaları aracılığı ile Türkiye’nin İsrail’e karşı aşırı bir eylem ve harekette bulunmasını istiyor. Türk devlet aklı bu tuzağa düşer mi? Düşmez fakat İran istihbaratının halkı manipüle ettiğini görüyor. İran gaza gelmiyor. Bol gaza getiriyor.

Şunu ayırt edelim. Türkiye, yönetim olarak çıkarı için İran ile ticari, stratejik anlaşmalar yapabilir. Bu, İrancılık ve Humeynicilik değildir. İrancılık ve Humeynicilik apayrı bir olaydır. Bunlar, İran ve İran istihbaratının ajandasını uygulamaktır. Bunu uygulayanlar mevcut.

Devletin, Erbakan Hoca ve Milli Görüş hareketi üzerinden İran istihbaratını ve hareketlerini kontrol ettiği süreçler de oldu. Unutmayın, bir insan 10 denklem üzerinden düşünür. Devlet “binlerce” denklemin içinde hareket edip ayakta kalmaya çalışır. Denklemler karışık, zordur.

İran’ın gücü ne? Bugün İran bölgede ve dünyada “20 tane Şii örgütün” lideridir. Bu örgütlerin kimi silahlı, kimi de sivildir. Bu örgütler direkt Derin İran’a bağlıdır. İran kontrolünde eylem ve faaliyet yaparlar. İran’dan gelecek emirle her türlü eylemi yapmaya hazırdırlar.

Bunlarda Şiilik İslam’ın önündedir. Pakistan ve Afganistan’dan Fas’a kadar, Yemen’den Avrupa’ya kadar var olan Şii örgüt ve yapıları bilmeden İran’ın neler yaptığını ve yapabileceğini anlayamazsınız. İran, dünyada Şii nüfus olan her yerde örgüt kurmuştur. Bir ahtapot gibidir.

Bu silahlı, sivil örgütleri daha sonra tek tek anlatırım. Derin ve sağlam bir ağ ile birbirine bağlıdırlar. İran, bu örgütler ile birçok yerde farklı şekillerde savaş ve mücadeleye giriyor. Direkt kendi savaşa girmiyor. Bu örgütleri kullanıyor. Husiler, Hizbullah en bilineni.

Bu sivil, silahlı örgütlerle neler yaptığını, yapabileceğini daha sonra detaylı anlatacağım. Bu yapıları gerektiğinde farklı güçlere hizmet edecek şekilde konumlandırabiliyor. Bu arada Türkiye’de Ahmedinejat’la sağlam iletişimde olan siyasi bir hareketi kullanmak istiyorlar.

İran, Humeyni devriminden sonra Şiiliği derin hücreler kurmak için kullandı. İran Şii temelli Humeyni devrimiyle dünyadaki tüm Şiilerin lideri oldu. Şii olan her yerde derin hücresini kurdu. Şiilik, Derin İran için kullanışlı araç. Şiiliği kazıyınca Pers milliyetçiliği çıkar.

Mustafa Güldağ yazısın’dan alıntıdır

Share this content:

Bir yanıt verin