“Bir” Varmış, “Bir” Yokmuş… İrade, Ruh, Ruhlar, İnzâl, Mi’rac Üzerine Bilimsel Çaba: Fizik klasik fizik iken ya da “BİR” varmışken… İnsanlık “elmayı yemişken” ya da Newton fiziği gözlüğü takmış iken, observer “DATA” asıllı “dünyasını” yaratmışken. Entropi, Eros’tan evvel okunu hedef tahtasında bulunan “zamana” atmış iken. Parçacık, kütle, merkez kaç, çekim gücü gibi kavramlar gündeme gelmişken, sen-ben-o zamirleri freewill – özgür iradelerini- ilan etmişken. “BİR” varmış dedik ya, her şey vücud ile varlık buldu. İnsanlığın bütün anlama ve çözümleme sistemleri hep bunun üzerine kuruldu. Özellikle “DİN” adı altında en kolay şekilde “bilgiyi” insanlığa ulaştıran sistem, “BİR VARMIŞ” bakış açısı ile yoğrulmuş beyinlere, sayısız metaforlarla çözümledi TÜM OLUŞU. “İNZÂL”, -inmek- diye anlaşıldı Newton gözlüğü ile, “Mİ’RAC”, -tırmanmak, yükselmek- diye anlaşıldı parçacık fiziği ile, “HÜLÛL” ; -bir şeyin içine giren- gibi anlaşıldı beş duyuya dayalı sözde manevi maddiyat dünyasında, “RUHLAR”, kendi alemlerinden gelip bedenlerin -body- içine girdiler diye yorumlandı. “İRADE”, bölündü ikiye ayrıldı. “RUH”, tecezzi etti. İşte hep bunlar “BİR VARMIŞ” kabulünden sonra oldu. Sonra normal olarak bunların sonuçları oluştu. Panteistler, deistler, ateistler, Sürrealistler, egzistansiyalizm vb. Sonra insanlığı bu çukurdan çıkaran bir kurtarıcı geliverdi yorulmuş yıllar ve düşünceler içinden bir mucize olarak. “BİR” yokmuş… Kuantum fiziği, soyut fizik, soyut matematik, dinin soyutu -tasavvuf. Gözlemlenmediğinde parçacığın dalga- wave – özelliği göstereceğini ilan etti. Dalga mekanın mekanıydı aynı zamanda. Her an, her yerde aynı şekilde bulunabiliyordu. Dalga nerede, her yerde. Dalga mekan işgal etmiyordu. Atom iken elektron, proton, nötron hepsini birden oluveriyordu. Çözüverdi tüm metaforları hemencecik. “İNZÂL”, dalga-wave’in “parçacık görünümleri” olarak mantıksal tümden gelimi ya da daha kabaca anlatmak gerekirse boyutsal inişiydi. ” Muhakkak ki biz Onu (Kurân’ı), (Hz. Muhammed’in a.s.) Kadr gecesinde inzâl ettik! – Melekler ve Ruh Onda tenezzül eder.” “Mİ’RAC”, parçacık görünümlerinin tüme varışla dalga-wave bakış açısına yolculuğu idi, parçacığın gözü kararıyordu bu yolculukta – gece yolculuğu yapıyordu. “Semadan O’na meleklerin geldiğine inandığım gibi O’nun semaya meleklere urûc ettiğine inanıyorum.” Ebu Bekir Sıddık. “HÜLÛL”, sadece dalga-wave’ in her yerde aynı anda bir shift olmaksızın var olmasıydı. “Ruhlarınız bedenleriniz; bedenleriniz ruhlarınızdır.” Hz. Muhammed (a.s) “RUH”, sonsuz sınırsız dalga-wave hareketi ve bunun yüklü olduğu bilgi bütünlüğü idi. İsimlerle özelliklerine işaret edilmesi O’nun tecezzi etmesi anlamında değil, o isimle-birimle- sadece O’nun sonsuz özelliklerinden bir özelliğinin anlayış kapasitemiz kadarıyla anlaşılması içindi. “İRADE”, ise aynen şöyle ifade edilmiştir, düşünce gücü yüksek beyinler tarafından. “İrade-i cüz yoktur, yalnızca küllî irade vardır!” cümlesi ne kadar doğru ise… Her cüz, kendi iradesiyle yaşar!” cümlesi de o kadar doğrudur!..”