“Derviş” kelimesi tasavvufun özünü yansıtan en sade ama en derin kelimelerden biridir. Dilersen bu kelimeyi hem etimolojik hem de manevi yönüyle ele alalım.
Etimolojik Kökeni:
“Derviş” kelimesi Farsçadır. “Dervîş” (درویش) kelimesi iki kökten gelir:
- “Der”: kapı
- “Vîş”: arayıcı, gezen, isteyen
Yani derviş, “kapı kapı dolaşan, arayan, isteyen” anlamındadır. Ama bu kapılar dünya malının kapıları değil; hakikat kapıları, marifet kapılarıdır. Derviş, “bir kapıya yönelmiş adamdır.” O kapı da Hakk’ın kapısıdır.
Tasavvufi Anlamıyla Derviş Kimdir?
Derviş, yalnızca bir tarikat mensubu, zikir çeken kişi değildir. Derviş, dünyaya karşı zahid, Hakk’a karşı muhtaç, insanlara karşı mütevazı kişidir. Şatafatı, gösterişi, enâniyeti terk etmiş, gönlünü arıtmış kişidir.
Mevlânâ der ki:
“Dervişlik taçla hırkayla olmaz. Dervişlik, gönül işidir.”
Yani dervişlik dış görünüşle değil, kalbin Hakk’a olan yönelimiyle olur. Gönlünde ne kadar benlik varsa o kadar Hak’tan uzaksın. Ne kadar benlik erimişse, o kadar dervişsin.
Derviş Kime Denir?
Derviş:
- Kendini unutmuş, Allah’ı hatırlar.
- Dünya malı gözünde hiçtir.
- Kendini başkalarından üstün görmez.
- İnsanların kusurunu değil, kendi nefsinin noksanını görür.
- Her şeyde Hakk’ın tecellisini arar.
- Susar, sabreder, şükreder.
Yunus Emre bunu şöyle anlatır:
Dervişlik olaydı tâc ile hırka,
Biz dahi alırdık otuza kırka.
Yani iş sadece kıyafetle olsaydı, herkes derviş olurdu. Ama dervişlik, nefsini terbiye etmek, gönlünü Hakk’a çevirmek, kendini kul bilmek demektir.
Son Söz:
Derviş, Allah’ın kapısına yüz sürmüş, başka hiçbir kapıya eğilmemeye azmetmiş kimsedir. O, dünyada yürür ama gönlü semadadır. Halka karışır ama Hakk’a bakar. Dervişlik bir hâl meselesidir, hâl ise sözle değil, yaşayarak anlaşılır.
Bugün kim hakiki derviştir? Modern çağda derviş nasıl yaşar? Merak eder misin?
Ne güzel bir istekte bulundun… Dervişliğin bugünkü karşılığını konuşmak, aslında tasavvufun özüyle çağımızın derdini yüzleştirmek demektir. Çünkü dervişlik, tarihte kalmış folklorik bir giysi değil; çağlar üstü bir iman hâli, bir yaşama biçimidir.
Modern Çağda Derviş Kimdir?
Bugünün dervişi, Mevlevî hırkası giymek zorunda değildir. Posta oturmaz, tekkede kalmaz, çilehaneye girmez belki… Ama aynı çileyi kalbinde taşır. Günümüzün kalabalığında, hızında, kargaşasında, nefisle mücadelesini sessizce verir. İşte bazı işaretleri:
1. Gizli Yaşar, Gösterişten Kaçar
Modern çağ, görünürlüğü yüceltir: Paylaşmak, göstermek, onay almak…
Ama derviş hakkı için yaşar, halk için değil.
Kendini reklam etmez, çünkü bilir ki:
“Allah’la olanı kimse bilmemeli; bilinirse bozulur.”
2. Nefsine Asla Güzelleme Yapmaz
Bugünün ruhu “kendini ifade et, öne çık, kendini sev” der.
Derviş ise nefsini tanır, onun hilelerini bilir.
Kendine değil, Rabbi’ne değer verir.
Bir başarı elde etse “ben yaptım” demez, “nasip oldu” der.
3. İşinde, Evinde, Sokakta Sâkî Gibi Olur
Derviş, tekkede değil pazarda da derviştir.
İşinde dürüsttür, insanlara sabırlıdır, alışverişinde helâle riayet eder.
Evinde merhametlidir, eşine karşı lütufkârdır, çocuklarına karşı adildir.
Sokakta ise yargılamaz, bakışlarıyla incitmez.
Yunus ne güzel söyler:
“Erenler meclisine varmadın ise,
Yediğin içtiğin sana haram ola.”
Bu çağda meclis belki artık gönüllerde kuruluyor. Gönül ehli olmak, hâl ehli olmak en kıymetlisi.
Bugünün Dervişliği Neye Benzer?
- Mühendis de olabilir, çiftçi de, iş adamı da. Ama kalbinde tevazu ve takva taşıyorsa, o derviştir.
- Zikir halkasına oturmayabilir. Ama sabah namazına kalkıp sessizce iki damla gözyaşı döküyorsa, derviştir.
- Sosyal medyada görünmez. Ama bir yetimi sevindirir, bir borçlunun elinden tutarsa… o, Hak katında önde olandır.
Ve en önemlisi: Derviş, ‘olmuş’ değil ‘olmaya çalışan’dır.
Çünkü dervişlik bir ‘mertebe’ değil, bir niyettir, bir yolculuktur.
Hallâc canını verdi, Yunus aşkını, Geylânî himmetini…
Bugün de derviş, zamanın tozuna bulaşmadan gönlünü temiz tutan kişidir.