Peki Bu süreç Nasıl işliyor ?
Gramsci’nin hegemonya ve rıza kavramlarına dair bu yorum, hegemonik süreçlerin tek yönlü ve kusursuz işlemediğini, aksine çelişkiler ve gerilimler içerdiğini vurguluyor. Yani, egemen sınıfın ideolojisi toplumun tüm kesimlerini tamamen teslim almaz veya onları kendi kimliklerinden tamamen vazgeçmeye zorlamaz. Bunun yerine, hegemonya süreci insanların hem boyun eğdiği hem de bazen direndiği, bazen kayıtsız kaldığı, bazen de egemen söylemi içselleştirerek onun içinde bir yer bulduğu dinamik bir zihinsel süreçtir.
Gramsci’ye göre, insanlar hegemonik söylemi bazen sorgusuz sualsiz kabul edebilir (kayıtsızlık), bazen ona kısmen uyum sağlayabilir (ehlileştirme), bazen de aktif olarak karşı çıkabilir (direniş). Bu tepkiler aynı birey veya grup içinde bile zamanla değişebilir. Yani, insanlar hegemonik düzenin etkisi altında olsalar da tamamen pasif veya tamamen teslim olmuş değildirler; çelişkilerle dolu bir süreç yaşarlar.
Bu bağlamda, Gramsci’nin anlatmak istediği, hegemonya sürecinin insan doğasının karmaşıklığını ve toplumsal çelişkileri içinde barındıran dinamik bir süreç olduğudur.