Bu husus nazarî olarak herkesçe kabul edilse bile tatbikatta iradenin, hiçbir bilgiye ihtiyaç göstermeyen imandan kaynaklandığı ve oradan kuvvet aldığı gözleniyor. Bu da normal ilmin sonuçlarına inanmaktan değil, mucizeye inanmaktan doğuyor. İslâm dini, bu hakikati tesbit ve ahlâkı yüceltmek için, ilmin ve aklın kurallarına önem vermekle beraber, imanı gerektiren mucizelere de yer vermiştir. Bu sebeple hakikî din adamlarının bilgileri, kendi iradelerini zayıflatmaz. Onlar ilmin ve aklın alanına giren konularda normali kabul ederler, olağanüstü hallerde mucizeye de inanırlar. Normal insanların sevindikleri konularda onların korktuğu ve endişeye kapıldığı, halkın üzülüp ağladıkları noktalarda ise onların ümide ve iyimserliğe kapıldıkları yönler bulunur. Hasılı insan ruhunda ümitsizlik ve korkuyu kısmen de olsa yok etmek için mucizelerin pek büyük etkisi vardır. Sırf aklî ve mantıkî düşünenlerin karamsarlıktan başka birşey göremedikleri kapkaranlık zamanlarda mucizeye iman,böyle ayrılık günlerinde parlayan sevgi güneşi gibi, azim ve iradeye musallat olmuş karamsarlığın paslarını silip süpürmeye yeter de artar bile
Bu metinde, iman, mucize ve akıl ilişkisi, insan iradesinin güçlenmesi ve manevi hayatın ahlaki yücelişi bağlamında ele alınıyor. Temel olarak, imanın ve mucizenin insan üzerindeki etkilerinden bahsediliyor. Öne çıkan birkaç ana fikir şunlardır:
- İmanın İradenin Kaynağı Olarak Rolü: Yazıda, insan iradesinin sadece bilgiye veya normal ilme dayalı olmadığından, aslında imandan ve oradan gelen kuvvetten beslendiği belirtiliyor. Bu da dini inancın, kişinin yaşama dair karar ve irade gücünü pekiştiren temel bir unsur olduğunu ifade ediyor.
- Mucizeye İnanmanın Gücü: Mucizeler, iman eden insanları motive eden, onlara umut veren ve zorluklar karşısında dayanma gücü kazandıran unsurlardır. Normal ilmin sonuçlarına inanmak mantıklı olsa da, mucizeler inanılmaz ve olağanüstü bir güven kaynağı sağlar. İslam dininin, akıl ve bilime verdiği değerin yanı sıra, mucizeye de yer vermesi, imanla aklın bir dengesini gözettiğini gösterir.
- Din Adamlarının Tutumu: Hakiki din adamlarının bilgiye sahip olsalar bile bu bilgilerin onların iradesini zayıflatmadığı, aksine imanla pekişen bir inanç ve irade gücü ile hareket ettikleri vurgulanır. Bu insanlar, sıradan durumlarda bilimsel ilkelere uygun davranırken, olağanüstü hallerde de mucizeye inanmayı sürdürürler.
- İnsan Ruhunda Mucizenin Etkisi: Metinde, mucizelere inanmanın insan ruhunda karamsarlığı ve umutsuzluğu yenmek için büyük bir rol oynadığı söylenir. Zor ve karanlık dönemlerde, sadece akıl ve mantıkla hareket eden insanlar karamsarlığa kapılabilirken, iman eden ve mucizelere inanan insanlar umut ve iyimserlikle dolabilirler. Bu umut, karamsarlığı gideren bir ışık gibi tasvir edilir.
Özetle, bu metin imanın, insanın manevi ve iradi gücünü artıran bir unsur olduğunu, mucizelere inanmanın ise zorlukları aşmada moral destek sağlayarak ümitsizliği ortadan kaldırabileceğini vurguluyor.