BAKARA SÜRESİ ;Ayet 84 de açık ve net

Bu ayette, İsrailoğulları’na geçmişte verilen ahitlerin bir parçası anlatılmaktadır. Allah, İsrailoğulları’ndan kendi halklarını zorla yurtlarından çıkarmamaları, kendi aralarında sürgün veya zorunlu göç gibi ayrılıklara sebep olmamaları konusunda bir taahhüt aldığını vurguluyor. Bu taahhüt, topluluk içindeki insanların barış içinde ve birbirlerinin hakkını gözeterek yaşamalarını sağlamaya yönelik bir ilkedir. İsrailoğulları da bu sözü kabul etmiş ve onaylamışlardır, yani hem ahdi kabul etmişlerdir hem de birbirlerine şahit olmuşlardır. Ancak, ilerleyen dönemlerde İsrailoğulları bu ahdi yerine getirmemiştir, bu nedenle ayette, kendi verdikleri söze ihanet ettiklerine dair bir uyarı yapılmaktadır.
Bu ayetin ana mesajı, toplumlar içindeki bireylerin birbirlerine zarar vermemesi, haksız yere birini yerinden yurdundan etmemesi gerektiğidir.
“Ahit” Arapça kökenli bir kelime olup, “söz”, “anlaşma” veya “taahhüt” anlamına gelir. Dini ve manevi anlamda ise Allah ile insanlar arasında yapılan kutsal bir sözleşmeyi ifade eder. Genellikle iki taraf arasında karşılıklı bir bağlılık ve yükümlülük içeren bu tür sözleşmeler, verilen söze sadık kalmayı ve bu yükümlülüklere uygun davranmayı gerektirir. Örneğin, Allah’ın insanlara belirli kurallar ve yasalar koyarak onlardan uymalarını beklediği bir ahit; bu kurallara uyulacağına dair insanlardan alınan söz anlamında kullanılır.
“İkrar” kelimesi, bir şeyi kabul etme, onaylama veya tasdik etme anlamına gelir. İkrar, özellikle bir kişinin verdiği sözü ya da yaptığı bir beyanı kabul ettiğini ifade etmek için kullanılır. Hukuki veya dini bağlamlarda, yapılan bir anlaşma ya da verilen bir sözün bilincinde olunarak kabul edilmesi anlamına gelir.
Örneğin, “ikrar vermek,” bir taahhüdü ya da anlaşmayı kabul ettiğini ve buna bağlı kalacağını beyan etmektir.
“İltizam” kelimesi, bir şeyi üstlenme, sorumluluğunu kabul etme veya taahhüt etme anlamına gelir. Kişinin bir yükümlülüğe ya da kurala bağlı kalacağını kabul etmesini ifade eder. Daha geniş anlamda, bir konuda gösterilen bağlılık ya da sadakat olarak da düşünülebilir.
Tarihî bir terim olarak Osmanlı döneminde “iltizam,” vergi toplama işini üstlenen kişilere verilen bir görevdi. Bir bölgenin vergi gelirini toplama hakkı devlete belirli bir bedel karşılığında verilirdi ve bu bedeli ödeyen kişi, o bölgedeki vergileri toplama yetkisini elde ederdi.
Tevilat Açıklaması
Bu metin, insanların kendi nefislerine uymadan, birbirine zarar vermeden ve asli değerlerini koruyarak yaşaması gerektiğine dair verilen sözlerin anlamını açıyor.
- “Birbirinizin kanını dökmeyeceğinize dair sizden söz almıştık” ifadesi, fiziksel olarak birbirine zarar vermemeyi ifade etse de, derin anlamda insanların nefsin arzularına kapılıp kendi öz değerlerinden ve ahlaki sorumluluklarından uzaklaşarak ruhlarına zarar vermemeleri gerektiğini anlatır. Burada “kan dökmek,” sadece fiziksel bir eylemi değil, aynı zamanda kişinin gerçek, manevi varlığını yok sayması veya onu ihmal etmesi anlamında kullanılmıştır.
- “Birbirlerinizi yurtlarınızdan çıkarmayacağınıza” dair sizden söz almıştık ifadesi, insanların ruhani yurtlarını yani içsel, manevi dünyalarını terk etmemeleri gerektiğini vurgular. Nefis bazen insanı saptırarak bu ruhani yurtlardan uzaklaştırabilir. Bu nedenle, Allah’ın insana verdiği bu içsel barışı koruma ve onu besleme sözü verilmiştir.
- “Kabul etmiştiniz” kısmı, insanların bu sözleri ve sorumlulukları farkındalıkla kabul ettiklerini gösterir. Bu, yaratılışta verilen ve içsel olarak hissedilen bir kabuldür.
- “Her şeyi görerek” ifadesi, insanın içsel kapasitesine, yani yaratılıştan gelen akıl ve bilinçle bu görevleri yerine getirebileceğine olan güveni ifade eder. İnsan, Allah’ın verdiği bu yeteneklerle doğru yolu bulabilecek potansiyele sahiptir.
Bu açıklamalar, insanoğlunun manevi özünü koruma, nefsin arzularına kapılmama, içsel ahengini bozmayarak diğer insanlara ve kendine zarar vermeme sorumluluğunu anımsatır.