Muhyiddin İbn Arabi (1165-1240), İslam tasavvufunun en önemli isimlerinden biridir ve eserlerinde ayetlerin batıni (içsel, derin) anlamlarına dair tefsirler yapmıştır. İbn Arabi’nin tefsirlerinde, zahiri anlamların ötesine geçerek ayetlerdeki sembolik ve manevi mesajlara odaklanır. Bakara Suresi 71. ayeti de onun metafizik düşünceleri ve tasavvufi bakış açısı doğrultusunda tevil edilmiştir.
İbn Arabi’nin eserlerinde bu tür tefsirler genellikle daha geniş bir bağlamda ele alınır, çünkü İbn Arabi, Kur’an ayetlerinin sadece zahiri anlamlarına değil, içsel ve evrensel mesajlarına da dikkat çeker. Bakara Suresi 71. ayetine İbn Arabi’nin tefsiri, genel olarak Allah’ın emirleri karşısında insanın itaatinin derin anlamlarına ve sembolik düzeyde bazı tasavvufi yorumlara dayanır.
İbn Arabi’ye Göre Tevil ve Tefsir:
- İsrailoğulları’nın Tavrı:
İsrailoğulları’nın Musa’ya yönelttiği sürekli sorular, İbn Arabi’nin bakış açısında insanın Allah’a karşı tam teslimiyet göstermedeki zorluklarını ve nefsaniyetini temsil eder. İnsanın, Allah’ın emirlerini anlamaya çalışırken sürekli olarak aklıyla sorgulaması ve tam bir teslimiyet gösterememesi, nefsin tezahürüdür. İbn Arabi, burada nefsin terbiyesi ve kalbin saflaşmasını vurgular. İneğin kesilmesi, nefsin arındırılmasının bir sembolüdür.
- İneğin Simgesel Anlamı:
Tasavvufi tefsirlerde inek, insanın dünya ile olan bağlarını ve dünyevi arzularını temsil eder. İneğin “kusursuz, lekesiz ve çalıştırılmamış” olması, kişinin Allah’a yönelirken dünyevi çıkar ve menfaatlerden tamamen arınmış olması gerektiğini simgeler. İnek, dünya sevgisinin bir sembolü olarak ele alınabilir ve onun kesilmesi, insanın dünya ile olan bağlarını kesmesi, dünyevi arzularını kontrol altına alması gerektiğini anlatır.
- Neredeyse Yapmayacaklardı:
İbn Arabi, bu kısmı insanın hakikati anlamada karşılaştığı içsel direncin ve tereddütün sembolü olarak yorumlar. İnsan, nefsinin ve dünyevi meşguliyetlerinin etkisi altında kalıp, hakikate ulaşmada zorlanabilir. “Az kalsın yapmayacaklardı” ifadesi, insanın Allah’a tam olarak yönelme ve teslim olma noktasında yaşadığı bu içsel çatışmayı yansıtır. Ancak bu teslimiyet gerçekleştiğinde, kişi hakikate ulaşır.
- İneğin Özellikleri:
İneğin çalışmamış, ekin sulamamış ve üzerinde başka bir renk bulunmayan kusursuz bir inek olması, tasavvufi açıdan kişinin saf bir kalple Allah’a yönelmesi gerektiğini anlatır. Kalp, dünya işlerinde yıpranmamış, saf ve arınmış olmalıdır ki, Allah’ın huzuruna kabul edilebilsin. İbn Arabi’ye göre, bu kusursuzluk, kalbin dünya işlerinden arındırılması ve Allah’a tam bir teslimiyetle bağlanmasını ifade eder.
- Teslimiyetin Önemi:
İbn Arabi’nin genel tasavvufi düşüncesinde teslimiyet, en yüksek mertebelerden biridir. Bu ayetteki ineğin kurban edilmesi emri, nefsin arındırılması ve Allah’a teslimiyetin zorunluluğunu simgeler. Kişi, sürekli olarak Allah’ın emirlerini sorgulamayı bırakmalı ve tam bir teslimiyetle, nefsini terbiye ederek hakikate ulaşmalıdır.
İbn Arabi’nin Yaklaşımının Özeti:
- İsrailoğulları’nın soruları: İnsan aklının sürekli sorgulaması, nefsin baskınlığı ve Allah’a tam teslimiyetin zorluğu.
- İneğin özellikleri: Dünya ile bağlarını kesmiş, saf ve temiz bir kalbe sahip olma gerekliliği.
- İneğin kesilmesi: Dünya sevgisinin, nefsin arzularının ve dünyevi meşguliyetlerin ortadan kaldırılması, arınma süreci.
- Neredeyse yapmamaları: İnsanın hakikate ulaşmadaki içsel direnci ve teslimiyetin zorluğu.
İbn Arabi, bu ayeti derinlemesine tefekkür ederken, insanın Allah’a olan yolculuğunda yaşadığı içsel mücadeleleri ve nefsini arındırma sürecini vurgular. İnsanın hakikate ulaşabilmesi için, tüm dünyevi bağlılıklarını ve nefsani arzularını terk etmesi gerektiği üzerinde durur.