Kevser Süresi HK.
Batini Tarifi;
- Kur’ân ve Rasûlullâh anlatımındaki en açık metaforik anlatımlardan biri Kevser Sûresidir. Kevser, insanın orijini olan tüm El Esmâ havuzudur. İnsanın hakikati olan bu El Esmâ havuzu, aynı zamanda Rabbidir. Bu sûrede insanın hakikatini tanıması için Rabbine yönelmesi istenirken; aynı zamanda Rabbi indînde yokluğunu fark etmesi için de benliğinin başını kesmesi, onu kurban etmesi önerilmektedir. Başaramayan ebterdir. Ebter tanımı, ölüm sonrasında varlığını oluşturan Esmâ kuvvelerinin cennet yaşamını oluşturacak şekilde açığa çıkmayacağını anlatır. Kevser havuzu hadisi ise Rasûlün dünya değişimi sonrasında “Aminu Billâh” inancından sapanların, mahşer boyutunda azap duyacaklarını anlatır.
Zahiri Tarifi
Adiyat Sûresi’ndeki benzer durum burada da olmuş… “KEVSER”deki tanımları metafor olarak değil, sözlük anlamıyla tercih etmişler!.. “NAHR”ı kurban kesmek, “SALÂT”ı bayram namazı olarak kabul edip, bu da ancak Medine döneminde olmuştur, düşüncesiyle “Bu sûre, Medine’de nâzil olmuştur!” hükmüne varmışlar!..
Rasûlullâh’a buğz eden “EBTER”in, Mekkeli müşriklerin reislerinden olduğu kesindir!..
“EBTER” konusuyla ilgili birkaç mühim nokta:
“(Rasûlullâh’ın ilk erkek çocuğu) Kasım ölünce, müşrikler ‘ebter’ dedi” rivayeti, görünen şekliyle pek makûl değil!..
Zira meşhûr olan rivayete göre Kâsım’ın ölümü Rasûlullâh (a.s)’ın nübüvveti’nden 10 yıl öncedir…
Şayet bu aşamada söylediler ise bu Mekke örfüne göre bir söz olup, Rasûlullâh (a.s)’a işlevinden dolayı bir hasımlık için değildir!..
Şayet nübüvvetinden sonra söylediler ise, belki nübüvvet’ten 2 yıl sonra, 6-7 aylıkken vefat eden Rasûlullâh (a.s)’ın ikinci oğlu Abdullâh’dan sonraya bu iddia ma’kul olabilir!..
Evet, Hz. Rasûlullâh (a.s)’ın erkek evlatları vefat etmişti ki bu nedenle (Kureyş örfü gereği) “ebter” denilmiş olabilir!..
Ancak bunun Hz. Rasûlullâh (a.s)’ın nübüvvet irsâli ile bağlantılı olabilmesi, şu rivayetlerle birlikte değerlendirilmelidir:
Hz. Rasûlullâh (a.s), vahiy alıp risâletini tebliğe başlayınca Kureyş’in önde gelen kâfirleri;
“Muhammed bizden kesildi (kavminden ayrıldı); O, şimdi yalnız ve çaresiz bir adamdır!”,
“Kavminden kesildi, köksüz bir ağaç gibi oldu!.. Bir süre sonra kuruyup toprağa karışacaktır!” dediler…
Mekke‘nin reislerinden Âs B. Vâil’in yanında Rasûlullâh anılınca,
“Bırakın onu, o EBTER (kökü kesilmiş, erkek çocuğu olmayan) bir adamdır… Öldüğünde O’nun anılması kesilir (ismini anan bile olmayacaktır)!”,
“Ben Muhammed’in buğz edeniyim” dedi!..
Kevser Sûresi’ndeki “EBTER”in sebebini makûl olmayan şekilde Kasım’a bağlayanlar gibi; işin şeklinde kalıp Hz. Rasûlullâh (a.s)’a BUĞZ EDEN, “EBTER” diyerek temennisini dillendiren Âs B. Vâil’i de sebep olarak bu âyetteki konuya uygun bulmayanlar var!..
Zira “EBTER”, soyu kesik, erkek çocuğu olmayan ise, Âs B. Vâil’in oğlu Amr B. Âs ve Amr B. Âs’ın oğlu Abdullâh B. Amr (sahabenin nâdir Kur’ân hafızlarından ve Rasûlullâh’ın izniyle huzurunda hadîs yazma yetkisi olan faziletli bir âlim) gibi kıymetli sahabeler başta olmak üzere soyu devam etti…?
Oysa “EBTER”i, âyetin tanımından “Rasûlullâh (a.s)’a buğz edenin (Kevser:3: Muhakkak ki sana buğz eden/nefsinden çok sevmeyen, ebter’dir!), benliğini –besleyenleri– kesip hakikatine yönelmeyenin hakikatle irtibatı kopar, ‘KEVSER’in beka suyunu içemez!” gibi anlarsak, bu müşkül hallolur!..
Nitekim Âs B. Vâil’in oğlu Amr B. Âs ve Amr B. Âs’ın oğlu Abdullâh B. Amr, yaşadığı sürece Âs B. Vâil’i mi anıp yaşattılar, yoksa Rasûlullâh (a.s)’ı mı?.. Bundan daha açık bir “ebter”lik olur mu?..
Veya Ebû Cehl’in oğlu İkrime ra…?
Mekke’de çok çetin bir muhalefet ile karşılaşan Hz. Rasûlullâh (a.s)’a “KEVSER” teyidi!..
Hadîs-i şerîf’te “EBTER” tarifi: “Besmele (varlığını meydana getiren Allâh özellikleri, KEVSER) ile başlamayan her iş, EBTER’dir (güdük kalır)!”
Kevser Sûresi, Kurân’ın en kısa sûresi’dir!
“KEVSER” hakkında özel bir sûre inzâli, insan için “KEVSER”in önemini gösterir!.. Üstelik Kur’ân vahyi’nin ilk başlarında nâzil oluyor; henüz birçok kavram açıklanmadan ve mükellef dini hükümler vaz’edilmeden önce!..
Özel olarak bunun önemini hiç düşündük mü veya farkında mıyız?…
Hadîs-i şerîf’te, “Bana, kabları yıldızların adedince (potansiyel) olan KEVSER verildi!” buyuruluyor!..
“B”İsmillâhir Rahmânir Rahıym
1-) İnnâ a’taynâkel Kevser;
Muhakkak ki biz verdik sana O Kevser’i!
2-) Fe salli li Rabbike venhar;
O hâlde Rabbin için salâtı yaşa ve kurbanı (benlik) kes!
3-) İnne şânieke hüvel’ebter;
Muhakkak ki sana hıncı olan var ya, asıl odur ebter (soyu kesik)!
Ayrıca
Kur’ân “Kurban Kes” Diyor Mu?
– “İnnâ a’taynâkel…” sûresi Mekke’de nazil oldu ve nazil olduğu zaman kurban kesilmiyordu.
– Kevser Sûresinde geçen “venhar…” kelimesindeki “nhar” intihar kelimesiyle aynı köktendir, benliğini ortadan kaldır anlamındadır.
– Kur’ân; Aminu Billâhi hitabı ile varlığındaki hakikatin, özün, orijinin olan Allâh’a iman et der.
– “Fe salli li Rabbike venhar” Rabbin olan esma mertebesine yönel ve benliğini kurban et demektir.
– Kurban kesme eylemi Hz. İbrahim (a.s.) sünnetidir dolayısı ile Hz. Muhammed’in (a.s.) sünnetidir.
– Bayram Hac yapanların af olmasının bayramıdır, Kurban bayramı değildir.
Başka bir anlatımla ‘da
Kevser Suresi’nin, Mekke-i Mükerreme’de 15.sırada nazıl olduğu meşhur rivayettir… 3 ayettir… Kur’an’ın en kısa suresidir… Adını, Hz.Rasulullah s.a.v.e a’ta olunan Kevser’i haber veren ilk ayetindeki “el-Kevser”den alır… Sure’nin diğer bir adı da “Nahr” (kurban kesme) Suresi’dir…
“Kevser”, “kesret” kelimesinini bir türevi olup şu manalara gelir:
Çokluğun ifrat derecesi, Kesret’in gayesine eren durum…Tam tafsil… Sünnetullah Ma’rifeti… Kur’an… İslam… Cennet’te Hz.Rasulullah s.a.v.in Havz’ı (tüm cennet nehirlerinin kaynağı; ondan içenin bir daha susamayacağı)…
Kevser Suresi’nin nüzülü ile ilgili bir açıklama:
Hz.Rasulullah’ın oğlu Hz.Kasım vefat ettiğinde müşrikler:
“inne Muhammeden ebter” (muhakkak Muhammed ebter’dir) ve “asbeha Muhammedun ebtere” (Muhammed ebter oldu), dediler…
“Ebter” sözcük olarak güdük, tamamlanmamış, soyu kesik, vefatından sonra adı sanı anılmayan, demektir…
Hadis-i Şerif’te ise;
“Besmele ile başlamayan her iş, EBTERdir (güdük kalır)”, diye tarif edilir… Yani “besmele”siz başlamalara, kararlara, iş ve aktivitelere “ebter” deniyor…
Çok ilginçtir ki Kevser Suresi “besmele” ile nazıl olmuştur… Yani Kur’an’da bulunan 114 surenin hepsi, başında“besmele” ile nazıl olmamıştır… Zaten her sure bütün olarak inmemiştir… Ancak, mesela Fatiha Suresi ve Kevser Suresi “besmele” ile nazıl olmuştur…
Şöyle ki:
Enes B. Malik r.a. anlatıyor:
Hz.Rasulullah s.a.v. bir iğfa’, yani hafif uyku halinde dalmıştı… Derken tebessüm ederek başını kaldırdı… Biz: Ya Rasulallah sizi güldüren nedir?, deyince: “Bana az önce bir sure nazıl oldu”, buyurdu ve okudu:
”BismillahirRahmanirRahıymi inna a’tayna kel’Kewser, feSalli liRabbike veNHar, inne şanieke hüwel’Ebter”
Sonra buyurdu ki: Bilirmisiniz KEWSER nedir?.. “Allah ve Rasulü en bilir” dedik… Buyurdu ki: O bir NEHİRdir; onu bana Aziyz ve Celiyl olan Rabbim, va’detti/cennette verdi… Onda pek çok hayır var… O bir HAWZdır ki ümmetim kıyamet günü ona gelecek, kapları yıldızlar sayısıncadır… Derken içlerinden bir kul titreyerek çekilir atılır… Ey Rabb’im, o benim ümmetimdendir, derim… Buyurulur ki: Bilmezsin senden sonra onlar (sünnetinin yerine) neler ihdas ettiler?”
“Her Nebiy’nin bir Havz’ı (İlim Bilgi Havuzu )vardır ve Nebiyler hangisinin su içmeye geleni fazla olursa iftihar ederler… Ben, su içmeye geleni en çok olan, olacağımı umuyorum”
Hadis-i Şerif’te Kevser (diğer bir adı da Nahr) Suresi’nin iniş şeklindeki bir incelik te “uyku”da nazıl olmasıdır… Malum ki Efendimiz Hz.Rasulullah’ın Ceddi İbrahim Halilullah’a da, oğlunu kurban etmesi emri “uyku”da verilmiştir… Bu demektir ki her iki vahyi de direk sözler olarak değil, rüyayı tabir eder gibi sembollerini çözerek değerlendirmek gerek… Ne Hz.İbrahim’in oğlu hakiki olarak boğazlandı, ne de bu suredeki “kurban kes” emri sırf zahiri mana ile sınırlıdır…
Kevser Suresinde: Efendimiz Hz.Muhammed s.a.v.e i’ta edilen “Kevser”… O’na (ve dolayısıyla O’nun ümmetine) emredilen Namaz ve Nahr (kurban kesmek)… Ebter kime denir?… konuları anlatılmaktadır….