HAKİKATE DAİR
Tüm boyutları ve sayısız türleriyle evren (buna
“Varlık/Vücud” da diyebiliriz), Allah ilminde Esmâ’sı ile işaret
edilen (kendini tanımladığı) kemâl vasıfların açığa çıkış seyri
için meydana gelmiş bir varsayımdır.
“İnsan-ı Kâmil” kitabının yazarı Seyyid Abdülkerîm
Ceylî (k.s.) Hz.lerinin ifadesiyle “varlık, vehim nurundan
yaratılmıştır”.
Varlık, tıpkı bir imgenin meçhul frekanslarının hologram
plakası üzerine kaydedilmiş girişim deseni misali, Allah ilminde
ilmî suretler halinde mevcuttur.
Nasıl ki bir hologram plakasında dalga girişim deseni
olarak mevcut olan imgenin o plakada tanımlanabilecek bir
biçimi ve yeri yoksa (imgenin bilgisi dalga formunda bütüne
yayılmışsa), aynı şekilde bir frekans okyanusu olan evren, Allah
ilminde holografik tekil bilgidir.
İsmi Allah olan Vahidü’l-Ahad (sayısal çokluk kabul
etmez TEK) Esmâ’sı ile işaret edilen kemâl vasıflarını ilminde
nasıl seyretmeyi dilemişse, duhân (duman) halindeki Semâ’ya –
kuantsal boyuta- murad ettiği Esmâ’nın seyrini mümkün kılacak
formasyonu vermiştir. (Not: Biyolojik yapıların DNA’larında
tespit ettiğimiz genetik kodlar, aslında o yapıların Allah
ilmindeki formasyonlarının beş duyu algılamanın zihnimizde
meydana getirdiği imgesidir.)
Allah ilmindeki bu formasyon, tüm boyutları ve sayısız
türleriyle evrenin bilgi boyutudur.
Rasulullah (s.a.v.) Efendimizin mecazda: “Muhakkak
ki Allah’ın yarattığı ilk şey Kalem’dir… Sonra Nun’u
yarattı; o (Nun) divittir… Sonra ona (Kalem’e) dedi ki:
“Yaz!”… (Kalem) dedi ki: “Ne yazayım?”… “Amel, rızık,
eser ve ecel’den olan ve olacakları yaz” dedi… O da kıyamet
gününe kadar olmuş ve olacakları yazdı…” şeklinde
dillendirdiğidir.
Dindeki tabiriyle Levh-i Mahfuz’dur.
Günümüz ifadesiyle kuantum potansiyeldir…
Burada evren, bir hologram plakası üzerindeki dalga
girişim deseni halinde mevcuttur.
Uzay ve zamanın fevkinde olan kuantum potansiyelde
boyutsallık kavramı yoktur.
Allah ilminde Esmâ’sının açığa çıkış seyri için
tasarlanmış ilk hayaldir; yani Tecellî-i Vâhid’dir.
Hayat kaynağı olması itibariyle “Ruh-u Â’zam”;
Rasulullah (s.a.v.) Efendimizin Risâletinin hakikati olması
itibariyle “Hakîkat-i Muhammedî”; ilmi itibariyle “Aklı
Evvel” denmiştir.
İnsan-ı Kâmil, Ruh adlı Melek, Kalem-i Âlâ, Nurların
NURU, Ümmü’l-Kitap, Nokta gibi ifadeler, hep bu öz cevherin
değişik özelliklerine işaret etmektedir.
Allah ilminde tasarlanmış holografik tekil bilgi olması
itibariyle NOKTA denmiştir.
NOKTA, Allâh ilmidir (!)… ilminde ilmiyle seyrettiği.
Allah ismiyle açıklanan Vahidü’l-Ahad’ın Rubûbiyet
hükmü (Esmâ’nın terkip hükmüyle açığa çıkışı) -min emri
Rabbi- olduğundan RUH denmiştir…
Allah ilmindeki bu holografik varlık yazgısı, tetikleme
sistemiyle potansiyelden kuvveye dönüşerek ikinci hayal de
diyebileceğimiz kozmik elektromanyetik açılım planı, yani
tecellî-i sani meydana gelmiştir. Tasavvufî tabiriyle melekût
âlemidir veya kuvveler boyutudur.
Kozmik elektromanyetik açılım planı, en düşük frekanslı
dalgalardan en yüksek frekanslı dalgalara kadar uzanan, bize
göre uçsuz bucaksız bir frekans okyanusudur.
Kozmik planda tüm boyutları ve birimleriyle evren, dalga
dönüştürücü frekans grupları halinde mevcuttur.
Kozmik planda, dalga mekaniği ile her bir frekans
grubunun kendi içinde oluşturduğu hayal dünyaları, kuantum
potansiyelden yansıttıklarıdır.
Kozmik planda insan beyni ise, her bir nöronun farklı bir
frekansta titreştiği bir frekans yumağıdır. Beyin, en düşük
frekanstan en yüksek frekansa kadar uzanan sonsuz bir açılım
kapasitesine sahip olduğundan, kuantum potansiyelin en
kapsamlı yansıma ve kavrama mahallidir.
Bundan dolayı insan “Halîfe” vasfını almış ve ona
“Eşref-i Mahlûk” denmiştir.
“Sonra Âdem’e (Esmâ’nın programlanışı, Esmâ
bileşiminin açığa çıkışıyla yoktan var edilene) bütün Esmâ’yı
(Esmâü’l-Hüsnâ’sının anlamlarını açığa çıkarmayı ve
kavramayı) talim etti (programladı).” (Kur’ân Çözümü,
Bakara Sûresi 31)
Beden ve beş duyu kaynaklı veriler, insan açısından düşük
frekanslı dalga türleri olup, dünyevî varlığıyla ilgilidir.
Epifizden beyne geçiş yapan yüksek frekanslar ise
beyinsel faaliyetleri artırıp algıda derinlik ve genişlik meydana
getirmek suretiyle kişinin kendini evrensel boyutlarda tanımasını
sağlar.
İnsanın bedeni ve dünyadaki varlığı geçicidir; evrensellik
yanı ise mutlak ve ebedîdir…
Keza hakikat ehlinden (Rasuller, Nebîler ve Velîlerden)
bizlere ulaşan bilgiler dahî, epifizden beyinlerine geçiş yapan
yüksek frekansların, beyin performansını üst düzeye çekerek
holografik evren gerçeğiyle iletişimlerinden kendilerine
açılanların bizlere aktarımıdır.
Hakikat ehlinden bizlere ulaşan bilgi, öncelikle ölüm ötesi
yaşamın tehlikelerine karşı korunmamız ve ölüm ötesinde ebedî
saadete ermemiz için dünyada bilmemiz ve yapmamız gereken
çalışmalarla ilgilidir.
Bunun yanı sıra Rasulullah (s.a.v.) Efendimizin: “Allah
ahlâkıyla ahlâklanın” diye işaret ettiği, bedensel varlık
sanısından arınıp evrensel açıdan kendimizi tanıyarak Allah’ı
bilmenin tarifi mümkün olmayan cennet üstü yaşama
geçmemizle ilgilidir.